Peki nedir kâr? Ya verdiğinden çok almak ya da aldığından az vermekle alışverişin dengesini bozarak elde edilen haksız kazanç. Nedir kar hırsının sebebi? İhtiyaç anında ihtiyacın karşılanması ile yetinememek. Acıktığında doymakla yetinememek. Yarından korkmak. Yarın için bugünden duyulan endişe yüzünden yarının ihtiyacını dahi bugünden karşılama ihtiyacı duymak. Ama bu bir kısır döngü yaratır. Sen şimdi korkmakta olduğun halde, seni korkutan yoksunluk olasılığı ve dolayısı ile korkunu dindirecek çare gelecektedir, senin ulaşamayacağın bir yerde. Bu tıpkı yürüken önüne düşen gölgeni yakalamaya çalışmak gibidir. Kâr hırsı, senin bugününü sürekli yarın için kurban etmene sebep olur. Senin aklın hep yarındadır. Kâr hırsı ile geçen bir ömür asla yaşanamamış bir ömür olur. Çünkü sen sadece şimdi yaşayabilirsin. Fakat devamlı yarını düşünerek şimdiyi devamlı ıskalıyorsun. Hiç şimdi de kalamıyorsun. Peki şimdi şu anda yaşamıyorsan, sen yaşıyor musun?
Kâr hırsı, korku yüzünden umuda tutunmaktır. Yarın, yeteri kadar birikim yaptığımda, zengin olduğumda yaşamaya başlayacağım diye düşünürsün, daha önce değil. Ama yarın hep yarın olarak kalacak ve sen asla yeterince zengin hissetmeyeceksin. Hissetmeyeceksin çünkü hırs seni bir dilenci yapar aslında. Sen imparator olmak istemektesindir ama bir dilenci olarak kalırsın. Hep ihtiyaç içinde hisseden ve türlü numaralarla etraftan kazanç elde etmeye çalışan bir dilenci olarak. Çünkü hırs kıyasın neticesidir. Sen bir mukayese içindesindir. Herkesle mukayese edersin kendini ve mutlaka birileri senden daha zengin olacaktır. Bir gün en zengin sen olsan dahi, bir başkasının serveti ile seni geçeceği korkusu veya servetini kaybedebilme korkusu seni yine hırslı tutacaktır. Zihnini, mukayese etme illetinden kurtaramazsın. Senin zihnin bir hesap makinesine dönüşmüştür. Kıyas etmektesindir çünkü senlik benlik içindesindir. Kendini dünyadan koparmış, bütünden ayırmışsındır. Yaprak ağacın uzantısı olduğunu unutup ağaca isyan etmiştir. Ve onun içinde diğer tüm yaprakları rakip görmektedir. Korkmaktadır onlardan. Kendini güvenceye alabilmek için güç devşirmek zorundadır. Güç kazanmak zorundasındır. Ve dünya da herkesin ihtiyaç duyduğu bu güç somutlaştırılarak kullanımı pratik bir hale getirilmiş ve ona para denmiştir. Bugün ekonomi denen şey bu gücün kazanılabilmesi için yapılan faaliyetler bütünüdür, ihtiyaçların giderilmesi için değil. Daha doğrusu sevmeyen ve dolayısı ile de sevilmeyen insanların karşılıklı olarak birbirlerinden korkar halde olması yüzünden güvence en büyük ihtiyaca dönüşmüş ve bu güvencenin sevgi dışı yapay yollardan temini için gereken güç te kapital denen şeye dönüşmüştür. Herşeye yeten sevginin yokluğu yüzünden bugün geri kalan tüm ihtiyaçların tatmini kapital denen bu tek araç ile mümkün hale gelmiştir.
Bu durum senin ekonomini reel bir ekonomi olmaktan çıkarıyor. O sanal bir ekonomi. O doymak için değil, kâr etmek için gerçek bir ihtiyacın giderilmesine yaramayan türlü hizmet veya ürünün tasarlanarak piyasaya arz edilmesi ile suni talepler yaratan sanal bir ekonomi. O artık birbirini seven insanların ihtiyaçlarını gidermek için yaptıkları hakça alış veriş olmaktan çıkıp, birbirinden korkan insanların birbirlerine üstünlük elde etmek için el birliği ile ayakta tuttukları bir savaş arenası, bir sömürü ortamıdır.
3 Kasım 2014
volkan tankut
Bu durum senin ekonomini reel bir ekonomi olmaktan çıkarıyor. O sanal bir ekonomi. O doymak için değil, kâr etmek için gerçek bir ihtiyacın giderilmesine yaramayan türlü hizmet veya ürünün tasarlanarak piyasaya arz edilmesi ile suni talepler yaratan sanal bir ekonomi. O artık birbirini seven insanların ihtiyaçlarını gidermek için yaptıkları hakça alış veriş olmaktan çıkıp, birbirinden korkan insanların birbirlerine üstünlük elde etmek için el birliği ile ayakta tuttukları bir savaş arenası, bir sömürü ortamıdır.
3 Kasım 2014
volkan tankut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder