Bu sefer biz, hepimiz, isteyerek bir son savaş
başlatmalıyız. Sonunda yeryüzünü tüm savaşlardan temizlemek adına. İnsanlara
karşı bir savaş değil. Hayır. Şiddet, acı, sefalet gibi bin bir yüzü ile var olan
tüm kötülüğün tohumuna karşı bir kutsal savaşa tutuşmalıyız. Bu sefer, şeytana
karşı bir savaş başlatmalıyız. Hain şeytanın hilesine topluca uyanma vakti
geldi insanoğlunun. Ta ilk günden beri kurnazca kandırmaktaydı bizi. Gülüp
durmaktaydı biz hep dışarıda ararken onu. Çünkü yaşayan insan sayısınca parçaya
bölünerek tek tek her birimizin içine saklanmıştı o. Bu son savaş onun için,
içimizde verilecek. Hepimiz tek tek kendi içimizdeki başını ezdiğimizde,
yeryüzündeki mevcudiyetine de son vermiş olacağız şeytanın ve tüm
şeytanlıkların. Bu müjdeli bir seferberlik çağrısıdır. Uyan ve ayağa kalk öyleyse
ey insan! Gör artık düşmanının insan kardeşlerin olmadığını. Gör, onların senden bir farkları
olmadığını. Senin, düşmanı onlar zannedip onlara düşmanlık etmen yüzünden, onların senden düşmanlık görüp sana düşmanlık etmekte olduklarını. Gör bu kendini sürekli tekrar eden kısır döngüyü, bu çıkmazı. Bırak silahlarını öyleyse ve çık
artık, kutsal son kavgaya katılmak için tüm kardeş kavgalarından. Bütün silahlar
hükümsüzdür bu son savaşta bir tek kutsal olan dışında. Sana kendi şeytanını gösteren ve onu kendinden bıçak gibi kesip atmana yarayan ayna dışında. Evet, arkası
sırlı bir cama bakmakla başlayacak bu savaş. Ve sonra her insan kardeşinin birer
sırlı ayna olduğunu fark edip, bu aynalara bakmakla sen kendi sırrına erdiğinde nihayetlenecek ancak. Tamama ermekle sen iç huzura kavuşsan dahi, tamamiyet yolunda insanlık için sonu gelmemesi gereken bir savaştır bu. Her yeni
nesil, her çocuk bu yolda bir savaşçı olarak yetiştirilmeli. Anlatılmalı onlara,
eğer bu savaş zor gelir de insan durursa veya galip geldiğine inanarak rehavete
düşer de durursa eğer, bu boşluktan istifade ederek hemen yeniden baş verir içindeki şeytan. İnsan hep tetikte olmalıdır kendine karşı. Yer yüzünde barışın hakim
olması için içerde kesintisiz sürmesi gereken bir öz gözlem ve dikkat savaşıdır çünkü bu.
İçerde düşerse insan, dışarıda yeniden kanlı savaşlar başlar. Hayır, artık ayağa
kalkmak ve ayakta kalmak çağıdır insanın. İradesini içindeki şeytanın
elinden kurtararak idareyi eline almak çağıdır. Sorumluktan kaçacak yerimiz kalmadı, yok olmanın kıyısındayız. Ve sen ey insan, yılgınlık içinde yok olsam
ne gam, da diyemezsin. Sen sana ait değilsin. Tanrı'nın birliğine aitsin sen. Senden öte olan yanınla sen, bu varoluşun
kendini görme, kendini idrak etme, kendini bilme arzususun. Sen hem bir
köprüsün hem de o köprüden karşıya geçen yolcusun. Karşıya geçinceye dek o köprüyü muhafazaya mahkumsun. Suistimalin yüzünden defalarca yıkılmış ve yıkılacak olsa da, ta ki sen karşıya geçinceye dek kurulacak o köprü yeniden sonsuzca. Yetmez mi yıkım üstüne yıkıma uğrattığın kendini, yetmez mi çektiğin acı? Ey insan, ey dertli dolap, senin devan içindedir.
17 Kasım 2014
volkan tankut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder